Bu hafta aracın direksiyonunu Anadolu doğru Kapadokya ve Erciyes eteklerine doğru kırdım. Ne iyi oldu anlatamam. Kapadokya’da dinlenmek, Ranger ile keşfetmek başlı başına özel hissettirdi bana bu yolculuğu. Haydi, gelin sizlere biraz Kapadokya’dan bahsedeyim.
Kapadokya öncelikle gerçekten geniş bir alan… Aslında Kırşehir, Aksaray, Niğde, Nevşehir ve Kayseri arasında olan bir bölge olarak bilinse de, Kapadokya turizmi Ürgüp, Ortahisar, Uçhisar, Göreme civarında gerçekleşiyor. Özellikle Uçhisar ve Göreme hala otantikliğini koruyor. Ürgüp ise biraz daha ilçe havasında ama yine de konaklarıyla büyülüyor misafirlerini.
Göreme
Burayı ayrı seviyorum gerçekten. Aydın Kırağı denilen tepeden Göreme’yi izlemek, gün batımını izlemek, balonlara el sallamak en az sepetin içindekiler kadar heyecanlanmak gerçekten hoş bir deneyim. Bu yüzden Aydın Kırağı öncelikleriniz arasında olmalı. Özellikle gün batımına elinde kadeh ve şaraplarla buraya gelen birçok kişiyi görebilirsiniz. Bence aralarına karışın, uzaktan bakmayın derim.
Göreme Açık Hava Müzesi çok büyük bir kompleks, içerisi tıklım tıklım ziyaretçi dolu. Müze girişinde müze kart geçerli… Sadece Karanlık Kilise’ye girerken bu kiliseye özel bir bilet daha alıyorsunuz, onun dışında müze kart ile tüm kiliseleri ücretsiz gezebilirsiniz. Bu Açık Hava Müzesi’nde birçok ilk Hristiyanlık dönemine ait kiliseler bulunmakta ve tüm bu kiliseler içinde fotoğraf çekmek yasak Kiliselerin içinde ve dışında bulunan güvenlik görevlileri bu konuda çok hassas, içerideki yüzlerce yıllık duvar resimlerini korumak adına bu hassasiyeti gösteriyorlar.
Ürgüp
Ürgüp denilince aklıma benim nedense etkileyici konaklar geliyor. Hani meşhur benim de adaşım olan Seymen Ağa var ya. O mu kazındı aklımıza ondan dolayı mı bilemem ama konaklarıyla ön planda bir ilçe. Konakları kadar günümüz binalarının da daha yoğun olduğu bir yerleşim. Ürgüp’e geldiğinizde Temenni Tepesi, Asmalı Konak öncelikli gezilecek noktalarından. Ayrıca birçok şarap evi, restoran da burada yer alıyor.